16 Eylül 2012 Pazar

Eylül - Ekim (2012)


  Tatil sezonunun sona ermesiyle birlikte ölü toprak kaldırma çalışmaları başladı. Bu durum, okur-yazar-yayıncı üçgeni açısından geçerli elbette. Zira yazın keyifçatarlarmız değil de çalışanlarımız çoğunluktaydı. Özellikle, ’rekor’ katılım düzeyiyle madalya peşindeki millî sporcular ve millî sporseverler epey ter döktü. Veri siyaseti yapan iktidar içi boşaltılmış bir etkinliğe daha imza attı yani. Klişe olacak ama denmesi lazım: Aslolan sayısı değil, işlevi! Dereceye giren sporcular bilmem ne kadar altın değerinde lira kazandı, onlar da boş durmayıp formalarını, koşu mayolarını imzalayarak büyük şef’e hediye etti. Gelin görün ki, sovyetik düzen millî bayram etkinliklerini iptal etmekle bitmiyor.


   Sonra ne oldu bilin bakalım? Tabii ki terör yine durmadı. Gaziantep patlamasında ölenler için düzenlenen tören çok komikti. Ailemizin bakanı ağlıyordu, durumdan habersiz olanlar ilk etapta şaşırdı. Sandılar ki bakanın da bir yakını patlamada öldü. Ama hayır, bakanın annesi yanarak ölmedi, bedenine cam parçaları saplanmadı. İstemeyiz ama isteriz de: Bakanın annesi de patlamada ölseydi… Bir şeyler değişir miydi?


   Bu sayının şairleri: Alptuğ Topaktaş, Ümit Erdem, Muhammet Özmen, Muharrem Yeni, Salim Nacar, Tevfik Hatıpoğlu, İsmail Canbulad, Ruhi Semiz, ve Yusuf Bal. Öykücülerimiz: Murat Çelik ve Samet Kara. Fatih Kalafat, Milliyet Sanat dergisinin Ağustos sayını okudu, okuduktan sonra bazı yerlerin altını çizdi; bu çizikler sizlerle. Fecri Sadık, ‘şair ile politika’ üzerine çeşitli değinmelerde bulundu; okurkene soru işaretlerinin peşinizi bırakmamasını temenni ediyoruz.

   Önümüzdeki sayı itibariyle batmayı şünüyoruz. Hayırlısı. Şartlar batmaya el verirse, neden olmasın?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder