19 Kasım 2012 Pazartesi

Kasım - Aralık (2012)


Son sayının şairleri: Mehmet Can Akdağ, Emre Gürkan Kanmaz, Ruhi Semiz, Berkay Öztürk, Salim Nacar, Muhammet Özmen, Umur Çepni, Ferhat Dönmez, Ümit Erdem ve Murat Çelik. Ertuğrul Rast, William Butler Yeats’den bir şiir çevirdi. Neşe Güçlü son sayıya öyküsüyle katkıda bulundu. Murat Üstübal, Cihat Duman’ın Kızkardeşleşmek adlı kitabından hareketle, Cihat Duman şiiri üzerine eğildi. Fecri Sadık “Okurkene...” köşesinden seslendi sizlere; bol soru işaretli okumalar diledi.

Bitirirken bazı isimleri anmadan ve onlara teşekkür etmeden olmaz diye düşündüm. M. Ali Çelik’e (Palet Yayınlarına), K. Özkan Dağ’a, Nihan Işıker’e, Ümit Erdem’e, Eyüp Tosun’a, Salim Nacar’a, Oğuz Demirel’e, Ergun Tavlan’a, Murat Üstübal’a, Murat Küçük’e, Deniz D. Şimşek’e, Alptuğ Topaktaş’a, Abdullah Harmancı’ya, Ertuğrul Rast’a, Ferhat Dönmez’e, Muhammet Özmen’e ve Melike Sonnur Mısır’a maddi-manevi destekleri için teşekkür ediyorum. Ayrıca abone olan arkadaşlarımı kutluyorum, büyük bir riskle yaşadılar.

Dün dergi-ciktik bugün dergi olduk hatta bugün batıyoruz. Devletin yönetim biçimi değişecek, biz batmışız çok mu. Yeni bir projede, yeni bir habisiş’te görüşürüz “inşallah”.

16 Eylül 2012 Pazar

Eylül - Ekim (2012)


  Tatil sezonunun sona ermesiyle birlikte ölü toprak kaldırma çalışmaları başladı. Bu durum, okur-yazar-yayıncı üçgeni açısından geçerli elbette. Zira yazın keyifçatarlarmız değil de çalışanlarımız çoğunluktaydı. Özellikle, ’rekor’ katılım düzeyiyle madalya peşindeki millî sporcular ve millî sporseverler epey ter döktü. Veri siyaseti yapan iktidar içi boşaltılmış bir etkinliğe daha imza attı yani. Klişe olacak ama denmesi lazım: Aslolan sayısı değil, işlevi! Dereceye giren sporcular bilmem ne kadar altın değerinde lira kazandı, onlar da boş durmayıp formalarını, koşu mayolarını imzalayarak büyük şef’e hediye etti. Gelin görün ki, sovyetik düzen millî bayram etkinliklerini iptal etmekle bitmiyor.


   Sonra ne oldu bilin bakalım? Tabii ki terör yine durmadı. Gaziantep patlamasında ölenler için düzenlenen tören çok komikti. Ailemizin bakanı ağlıyordu, durumdan habersiz olanlar ilk etapta şaşırdı. Sandılar ki bakanın da bir yakını patlamada öldü. Ama hayır, bakanın annesi yanarak ölmedi, bedenine cam parçaları saplanmadı. İstemeyiz ama isteriz de: Bakanın annesi de patlamada ölseydi… Bir şeyler değişir miydi?


   Bu sayının şairleri: Alptuğ Topaktaş, Ümit Erdem, Muhammet Özmen, Muharrem Yeni, Salim Nacar, Tevfik Hatıpoğlu, İsmail Canbulad, Ruhi Semiz, ve Yusuf Bal. Öykücülerimiz: Murat Çelik ve Samet Kara. Fatih Kalafat, Milliyet Sanat dergisinin Ağustos sayını okudu, okuduktan sonra bazı yerlerin altını çizdi; bu çizikler sizlerle. Fecri Sadık, ‘şair ile politika’ üzerine çeşitli değinmelerde bulundu; okurkene soru işaretlerinin peşinizi bırakmamasını temenni ediyoruz.

   Önümüzdeki sayı itibariyle batmayı şünüyoruz. Hayırlısı. Şartlar batmaya el verirse, neden olmasın?

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Temmuz - Ağustos (2012)



Bir kere de olumsuz bir havadan bahsetmeden gireyim istiyorum şu yazıya: Sıcaklar geldi ne güzel, tatillere gidelim. Deniz seven plajına, yeşil seven köyüne gitsin. Yine yeşillensin fındık dalları… Ama yok, illa bir uçak düşmeli, birileri ölmeli, bizim (sizin) “gocaleşber”ler bol bol açıklama yapmalı, boy boy ekransı mahlukattan olmalılar. Bu ülkede ölmemeyi başarmak büyük iş olsa gerek. Gerçi kendi imkânlarınızla hayatta kalsanız bile sizi yakar bu toplumun aklı başka türlüleri: Madımak Olayı ya da Sivas Katliamı…

Memleketi biz mi kurtaracağız canım, şairlerimizden, yazarlarımızdan cici cici şiirlerimiz ve yazılarımızdan bahsedelim. Bu sayının şairleri: Murat Üstübal, Salim Nacar, Murat Çelik, Ümit Erdem, Ferhat Dönmez, Emre Gürkan Kanmaz, Umur Çepni, Hatice Asiltürk Çetinkaya, Muhammet Özmen ve Yusuf Bal. Muhammet 94 doğumlu, çok genç bir arkadaşımız, çok daha iyi şiirler yazacaktır. Ayrıca iki çeviri şiirimiz var bu sayıda. Sohrab Sepehri’yi Nihan Işıker, Robert Hayden’ı Ümit Şener Ta dilimize aktardı. Öykücülerimiz: Eyüp Tosun ve Serpil Akça; ayrıca Johann Peter Hebel’in takvim hikâyesini de Nergis Karaca çevirdi. Atilla Erken, Carlos Fuentes ile ilgili bir deneme kaleme aldı. Değinme köşemiz bu kez başka bir arkadaşımıza emanet: Fecri Sadık… Fecri, kitap ekleriyle ve şiir ortamıyla ilgili bazı “değinme”lerde bulundu.

Son olarak edebiyatı filan boşverip deprem gerçeğinin altını bir kez daha çizelim ve 17 Ağustos 1999’da hayatını kaybedenleri rahmetle analım.

Görüşmek dileğiyle...

18 Mayıs 2012 Cuma

Mayıs - Haziran (2012)


 
Bazı kimseler vardır, hayatta en değer verdikleri işle, o işin sürekli olarak ters gitmesiyle ve yine o iş etrafında dönen kişilerin (biz buna arkadaş diyoruz) izahı olmayan tutumlarıyla sınanırlar. Sınama bitmese de ilişkilerin sona ermesi tek taraflı ve patadak değil; mektup yoluyla yahut telefon gibi cihazların yardımıyla rahata kavuşturulmalıdır. (Biz buna medeniyet diyorsak.)

Üstteki paragrafı unuttuktan sonra dergi çıkarmanın ne kadar zor olduğundan filan bahsetmeyeyim, zaten yeni şekil ve şemalden anlamışsınızdır. (Zorsa çıkarma kardeşim diye yüzüme çarpan sesler en sevdiğim seslerdendir.) Tabii bazı durumlar* var ki onları sizinle paylaşacağım.

Bu sayının şairleri: Salim Nacar, Emre Gürkan Kanmaz, Ferhat Asniya, Ümit Erdem, Talip Nacar, Murat Çelik, Halil İbrahim Polat, Ertuğrul Rast ve Alptuğ Topaktaş. Öykücüler ise Serpil Akça ve Deniz D. Şimşek. Ayrıca iki çeviri öykümüz var bu sayıda Osman Engin’i Melike Sonnur Mısır; Hasan Fahrangi’yi Nihan Işıker dilimize aktardı. Kapaktaki fotoğraf Eyüp Tosun’a ait, bir anın, bir küçük zamanlı öykünün görüntüsü… Yeri gelmişken belirtelim bundan böyle kapakta fotoğraf yer alacak yani çektiğiniz güzel güzel fotoğraflarınızı bekliyorum. Arka kapakta yer alan fotoğrafsa tamamen gerçeğin ürünüdür, şakası yoktur, katkı maddesi içermez!

Son olarak bu sayıyı okurken karnınızın aç olmasını ve bu açlığın üzerine gazı kaçmış bir kola içmenizi öneririm. Hevesler ülkesinde hevesi kırılmamış kim kalmışsa onları kutlamak gerekir, sevelim onları, yaşatalım.

Bir sonraki sayıda görüşmek üzere… Şikesiz ve yoğun siyasi günler sizinle olsun...



23 Şubat 2012 Perşembe

Mart - Nisan (2012)


Kaos. Herhalde ülkemizin içerisinde bulunduğu durumu anlatan en iyi sözcük bu şimdilerde. Ciddi bir muhalif tavır sorunu çeken siyaset bu konuda sınıfta kalmaya devam ediyor. M C L S T V yayındayken ağzından tükürükler saçanlar yayın kesildiğinde aynı heyecanla mücadele etmiyor. Diyoruz ki bir tekelleşme söz konusuysa bu muhalif duruşun da zayıflığıdır.

Edebiyatın siyasetle işi olmaz, siz sanatınızı yapın diyen arkadaşlarımız var. Her zaman olacaktır. Mesele değil. Edebiyat siyasete ihtiyaç duymaz elbette ama düşünüyorsanız, düşünme işi, yaratma işi kafanızda ‘hobi’den öteye geçmişse elbette ki ülkeniz için üzülecek ve gücünüz yettiğince daha iyisi için çabalayacaksınız. Beylik laflar da düzebilirsiniz, kuru da sıkabilirsiniz, cesaretinizin olması var olmanız adına yeterli bir başlangıçtır. Ayrıca edebiyat-siyaset ilişkisi için dönem romanlarını, öykülerini incelemeniz yeterli. Şiirinse politik olmadığı bir zaman dilimi yok! (Lirikseviciler dahil değil.)

Kapağımızı oylamaya sunarak seçtik. (Ne kadar demokratız.) Çoğunluk beğenmedi, şu karışık zamanda, şuncacık edebiyat dergisinde yayınlanacak şey miydi. Çoğunluk karşı çıktığı için doğru bir iş yaptığımızı düşünerek sizlerle paylaşıyoruz. (Zaten bu çoğunluk ne zaman karşı çıkmasa başımıza bir iş geliveriyor.) Çizerimiz Akın Candemir’e teşekkür ederiz.

Bu sayımızın şairleri: Ümit Erdem, Hilâl Örnek, Salim Nacar, Alptuğ Topaktaş, Murat Çelik, Ferhat Dönmez ve Yusuf Bal. Öykücülerimiz Deniz D. Şimşek ve Samet Kara. Çeviri faaliyetlerimiz hız kesmeden sürüyor. Nihan Işıker Ervin Jahić’ten bir şiirle, Melike Sonnur Mısır Wolfgang Borchert’ten bir öyküyle ve K. Özkan Dağ Aldous Huxley’in bir denemesiyle yerlerini alıyorlar.

Yeni sayımızda ülkemizi kapsayacak bir soruşturma yapmayı düşünüyoruz. Tüm ülkeyi etkisi altına alacak bu çalışmamızın adını 1000 Temel Eser Fıkrası olarak belirledik, bin T.E.F çalarak sizlere duyurabiliriz. Bunu en çok ergenlik döneminde yanlış kitaplar okuyup gelişemeyen çocuklarımız için istiyoruz emin olun ki… İlginiz için şimdiden teşekkürler, esen kalınız…

4 Ocak 2012 Çarşamba

Ocak - Şubat (2012)


Dergi mi olsak, dergi-cik mi kalsak derken seçkin kitapçılardaki yerimizi ‘dergi’ olarak almaya karar vermiş bulunuyoruz. Bir biz eksiktik! Biz eksikken neler oldu? Dünya mı dönmedi, ülkemiz gelişmekten geri mi durmadı? Hayır. Fransa’ya racon kestik, kafa tuttuk, büyük ülke olma yolunda bir koca adım daha attık. Bu esnada sınırda kendi vatandaşlarımızı da öldürmedik değil… H. U. olsaydık “su testisi su yolunda kırılır” der çok da üzülmezdik. Ama insanız işte! İnsan olduğumuz için üzülüyoruz, yoksa kürt popülizmi –ki artık çok popüler olmaya başladı bu tavır- ya da aydın olmanın bir gereği olarak bahsetmiyoruz yaşananlardan. Sosyal paylaşım ağlarında bir gezinin, o hisli şairler, o sosyal sorumlu yazarlar neler sayıp döküyorlar bir görün. Hepsi çok seviyor o insanları!

Genel durumdan özelimize, edebiyata geçelim. Yeni yıla girdik malum, eski yılın en nadide eserleri de seçildi. Büyük büyük ödüller verildi sanatkârlara, körler sağırlar hep birbirini ağırladı. Sağ sağa, sol sola, ne güzel memleket. Biz de biraz eleştiriye kulak verdik ve arkadaşımız Fatih Kalafat’ın hazırladığı “değinme”ler köşesini beğeninize sunduk. Değinilen kitaplar 2011’de yayınlanan ilk öykü kitaplarıydı. Biz daha çok şiirin ve öykünün yanında olacağız.

Bu sayımızın şairleri Salim Nacar, Halil İbrahim Polat, Hasan Karayel, Ümit Erdem, Hilal Örnek, Murat Küçük, Alptuğ Topaktaş ve Ruhi Semiz. Öykücülerimiz ise Murat Çelik ve A. Selman Ekin. Çeviri köşemizde K. Özkan Dağ ve Melike Sonnur Mısır yer alıyor. Özkan, Villaurrutia’dan bir şiir, Lovecraft’dan da bir deneme çevirdi. Melike ise Heinrich Böll’ün kısa bir öyküsünü dilimize aktardı. Salim Nacar, Mustafa Celep’in İnsanı Aşan Kan adlı kitabı üzerine bir yazı kaleme aldı. Salim Nacar, ağabeyimizdir, Başkalarının Hayatı dergisini çıkartır Adana’da. Başkalarının hayatından bizene demeyin, okuyun mutlaka!

İşte böyledir, bu böyledir. Yeni yayın dönemimizde bizlerle olmanızı dileriz. Yani abone olursanız çok müthiş olur. Batmayız, iflas etmeyiz, kapağımızı kartondan bile yaptırabiliriz. Yedinci sayımızda görüşmek ümidiyle, esen kalınız…

Habis 6. Sayıda, TRT1'de Derkenar'da...